24 Mart 2011 Perşembe

Benim Sevgili Kaleydoskop'um!


Ve nihayet "Şeb-i Yelda" sona erer... Nevruz ateşleri yanmaya başlar yürekte.

-----------

Öyle devasa varillerden yükselen yanmış lastik kokusu gibi geniz yakanından değil de, çıtır çıtır yanan tahta parçalarının yaydığı hafif isli-tatlı koku misali yanan ateş canımı da beraberinde yakıyor.Canım kanıyor ama kanadıkça arınıyor.Ruhumun tıkanmış kılcallarına, hayat zerk ediyor.

Demem o ki "provokatif" bir neşe hali değil derinimden gelen.En vakur halimle duruyorum ateşin başında; yüzümde irili ufaklı kızıl yansımalar, etrafımda çığlık çığlığa konuşan insanlar...
Orada öylece bekliyorum, tizden şarkılar yükselirken göğün göğsüne.

Sonra "O" geliyor."Buyur otur, yorulmuşsundur." demek istiyorum.Gelip oturuyor tereddütsüz. Yorgun bakıyor,güzel bakıyor.Yüzüne, çizgilerine yerleşmiş; yazıyla "YirmiBeş" asırdır beklediğim "o" müstehzi tebessümüyle.

Ve nihayet bahar geliyor şehrime.Çilek kokulu, biraz serseri ama akıl baliğ bir çocuk gibi bahar geliyor içime.O'nunla birlikte...



--------------

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

AHKAM KES!