28 Ekim 2010 Perşembe

"Aşk Tesadüfleri Sever"miş!

"Özlemiş olabilir misin acaba beni?
Ya da zihninin tek bir hücresini dahi meşgul etmediğim bir dizi günün ardından,yüzünde onlarca flaş patlıyormuş gibi yüzümü görmeye başladığın sabahlara uyanıyor olabilir misin ansızın?
Bence olabilirsin.Kendimden biliyorum. Olabilirsin."

Ultra dandik filmlerde, romanlarda görmeye alışkın olduğum türden klişeler vücut bulmaya başlıyorsa ardı sıra , bilinmeli ki ters giden bir şeyler o var o hayatta.O denli saçma tesadüfler düşüveriyorsa insanın kucağına ben artık korkmaya başlarım o hayattan..!

Uzun lafın kısası; "Aşk Tedadüfleri Sever" demişler. Halt etmişler!

"BİR KADIN BİR ERKEĞİ TERK ETMESEYDİ BLUES DOĞMAZDI"

Diyor anonim bir söz...

18 Ekim 2010 Pazartesi

İvoluğşın.

Nedir bu ara bendeki bu önlenemez takdir edilme, onaylanma isteği? Ne oldu "Umrumda değil kimse","Ben inandığımı yaparım"lara?
Ne oldu söyleyeyim: YALAN OLDU!

Başına buyruk, hatta bildiğinden şaşmamak adına yaptığı inatlaşmalardan zarar gören dişi kişisi bendeniz artık icraatlerinden ötürü kabul görmek ister olmuş meğer ... (Kaynak: Kişisel Sosyal Psikoloji Derslerim No:1)
Hayırlısı olsun diyor, evrim sürecimin bir sonraki halkası ne olacak diye gergin bir bekleyişe giriyorum....

Haklıyım değil mi?!!!

5 Ekim 2010 Salı

Seni Uzaktan Sevmek Aşkların Ennnn Güzeli...

....Şeklinde başlayıp arsızca "alıştım hasretine gel desen gelemem ki" diye ilerleyen şarkı minvalinde bir film izledim geçenlerde.
Uluslararası jargonda(!) "Long Distance Relationship" diye de tabir edilen çağımızın vebası,kariyer kurbanı körpe gençlerin kabusu Uzun Mesafeli İlişki Sendromunu,önce yere göğe sığdıramayıp akabinde de aynı "yer"den yere vuruyor mevzubahis film.
Efenim kızımız (Drew Barrymore) eski ilişkisinden mütevellit hayatından feragat etmiş,er kişinin ardından sürüklenirken hayallerinden vazgeçmiş bir şahıs iken oğlumuz (Justin Long) klasik 20'li yaşların sonundaki erkek prototipine(Ülkemizde de bolca bulunan;konuyla ilgili etiketler:bekarlık,tuhaf ev arkadaşı,berbat patron,one night stand,playstation,biraver :)) harfiyen riayet etmekte.Bu çok da derinliği olmayan iki karakterin karşılaşması da yine çok derinliği olmayan biçimde gerçekleşiyor ve sonuçta ortaya eğlenceli bir seyirlik (Going The Distance) çıkıyor.

Filmden geriye aklımda şu sorular kalmakta..
**Gözden ıraklık ile gönülden ıraklık arasındaki korelasyon nedir?
**Heyecanın fazlası bünyeye zararlı mıdır?
**Drew ablamız genetiğine ve kullandığı muhtemel anti eycing ürünlerine rağmen bu kadar çöktü ise bizim halimiz nice olur?
**Spoiler içerir:6 ay hiç görüşülmemiş long distıns rileyşınşipi görür görmez öpmek caiz midir?
**Film eleştirisi yapıyorum ayağına bloglara dert anlatmak çok mu psikopatolojiktir?